Canlı Müziğin temel taşı: Kick tonlamak

beta_91a-bassdrum_800x500

Belki de en çok zaman alan ve uğraştıran konudur, güçlü, net bir Kick sesi çıkartabilmek…

Canlı müzik denince bazı temel taşı sesler vardır. Tabi ki en temeli davul, davulunda can alıcı yeri Kick. Biz teknisyenler için genel olarak tonlaması en çok vakit alan, mixi en zor olan sestir kendileri. Pek çok metot ve teknik vardır Kick seslendirmede kullanılan. Kimi teknisyen bir mikrofon ile çalışırken, kimi iki, hatta üç ve daha fazlasını (bizzat görmüşlüğüm var ! ) kullanan bile var. Hatta bir ara (şimdi var mı bilmiyorum)  Yamaha’nın meşhur efekti Spx990’da geniş Kick sesi için efekt bile vardı. 🙂

Bu günkü yazımda, size Kick tonlama tekniklerinden bahsedeceğim, giriş yazısından anlaşıldığı gibi. Ama her şeyden önce iki konu var, teknik ile ilgili olmayan. Birincisi Davulun kendisi, akustiği veya kötü deriye sahip, yada yanlış akortlanmış bir davuldan doğru bir ses çıkarmak imkansızdır. Boş yere kendinizi hırpalamayın. İkincisi ise, davulu çalan. Eğer kötü (kötü demeyelim de, yetersiz diyelim) bir davulcu varsa, bence çok uğraşmayın. Zira her davulcunun tuşesi farklıdır ve herkezin bir stili vardır. Bu yüzdendir ki, davulcu olmadan, Rodi vs çalarken tonladığınız davuldan asıl davulcu geldiğinde farklı bir ses alırsınız.

 

kick-sound

Her şeyden önce şunu unutmamak lazım, her müzik tarzının farklı bir kick sesi vardır. Pop müzik yapan bir gruba veya şarkıcıya Metallica Kick soundu pek yakışmaz, yada Jazz için çok sert kalır bu tür bir ses. Bunu göz önüne almak lazım. Zaten ses dediğin, çok göreceli bir kavram değilmidir?

Mikrofon seçmek, en önemli konulardan biridir. Çünkü her kick mikrofonunun kendi karakteristliği vardır. Her birinin sesi, hacimi farklıdır.

Genelde piyasada en çok Shure Beta52 ve AKG D112 bulunur. En çok tercih edilen mikrofonlar bunlardır. Her iki mikrofonun da frekans responsuna baktığınız da 80-100Hz ile 5-6Khz arasında bir boost, yani arttırma göreceksiniz.

Yani genel olarak Kick sesinde ihtiyacınız olan frekanslardır bunlar. Fiyat olarak da makul mikrofonlar olunca, haliyle piyasada her teknik firmada bulmanız mümkündür.

 

 

Günümüz de en çok tercih edilen Shure Beta52, SM/Beta91, AKG D112, Audix D6, Sennheiser e901,  EV RE20, Audio-Technica AT4047/SV gibi mikrofonlardır.

 

 

 

 

1600-subkick_lifestyle   Kick sesi elde ederken kullanılan bir diğer element ise,  “subkick” adı verilen bir çeşit mikrofondur. Ahşap bir kabuk içine yerleştirilen 6.5″ lik bir hoparlör ile sub frekansları alır. Ben sadece Yamaha’nın subkick’ini biliyorum, başka markalarında var mı, açıkçası bilmiyorum.

 

 

 

 

 

 

.

Gelelim mikrofon yerleştirme ve tonlamaya. Gene müzik türüne bağlı olarak, genelde tek veya iki mikrofon kullanılır. Eğer naturel bir kick sesi isteniyorsa, Kick’in arka derisindeki deliğe, çok yakın olmadan yerleştirmek lazım. Güçlü ve daha net bir ses elede etmek için içine yaklaştırmak daha doğru olur. Eğer PZM (boundary) mikrofon kullanıyor ise, Kick’in tam ortasına, düzgün bir şekilde koymak gereklidir. Tokmağın vurduğu ön deriye doğru yaklaştırdıkça, daha “Punch” bir ses, uzaklaştırdıkça ise daha uzun ve tok bir ses elde edersiniz.

Bu arada, PZM mikrofonlar genellikle daha fazla “Punch”, yani mid / üst-mid sesleri daha fazla almak, yani daha dinamik ses elde etmek için tercih edilir.

Pop veya Rock tarzı işlerde bende iki mikrofon kullanıyorum. Kick’in tam içine Beta91A,  dış kısmına ise Beta52 kullanıyorum. Beta91A’nın tonunu, alt frekansları yaklaşık 160Hz’den itibaren biraz kısıyorum, daha çok 2.5Khz civarını açık tutuyorum. Böylelikle Beta91A’dan parlak, Punch, dinamik bir ses alıyorum. Hatta bazen hafif bir kompres kullanarak dinamikliği arttırıyorum. Böylelikle altyapının yoğun olduğu müzik tarzında bile net duyulur bir Kick soundu elde edebiliyorum.

Beta52’yi ise üst frekansları flat, davulun akustiğine göre 240-160Hz arası 4-6db düşerek, bazen 80-100Hz civarını dar bir açı ile hafif arttırarak kullanıyorum.

Bu şekilde iki mikrofon kullanmanın  şöyle bir de artısı oluyor; Türkçe müzik genelde çok çeşitli tarz müzikleri içeriyor. Bazen aynı şarkıcının / grubun sahnesinde Rock müzikten fantaziye kadar pek çok tür olabiliyor. Pop / Disko tarzında şarkı çalarken Beta91A’nın sesini biraz daha açarak Punch dolu bir ses elde ederken, balad / slow tarzlarda Beta91A’yı hafif kısıp Beta52’yi açarak daha dolu, hacimli bir Kick sesi elde edebiliyorum. EQ veya başka bir şey ile oynamadan, dijital masanın hafızasını değiştirmeden hemde, sadece iki fader ile oynayarak tüm sesin temelini değiştirebiliyorum.

Çoğu zaman sub-bass’ları extra bir çıkıştan sürüyorum, Aux gibi. Bu zamanlarda ise Beta52’yi sadece sub-basslara yönlendiriyorum.

.

 

input-delay Eğer çalıştığınız davulcunun Kick sesi size zayıf geliyorsa , daha hacimli bir Kick sesi elde etmek için size şöyle bir tavsiyem var. Beta 91’in sesini master PA hoparlörlerinize gönderin. Beta52’nin sesini ise sadece sub-bass hoparlörlere gönderin. Çıkan sesi dinleyerek, sadece Beta52’nin Input kanalına (neredeyse tüm dijital mixerlerde Input kanalına delay verebiliyorsunuz) küçük hareketler ile delay verin. 4/1 Saniyeyi geçmeyin. Farka inanamıyacaksınız!  Tek mikrofon kullanıyorsanız da aynı delay tekniğini deneyebilirsiniz.

 

 

 

 

 

 

.

.

 

 

“Canlı Müziğin temel taşı: Kick tonlamak” için 7 yorum

  1. Hocam vermiş olduğunuz bilgiler için teşekkür ederim. Aklıma takılan bir konu var yardımcı olursanız sevinirim. Kick iç ve snare alt mikrofonlarına faz değişimi uygulanıyor bunun sebebi nedir. Teşekkür ederim.

  2. Kısa yanıt,

    a) snare’de mikrofonlar zaten ters fazlı baktıkları için sesin ters fazını duymaktalar.

    b) kick’te ise dış ve iç mikrofon arasındaki mesafe yüzünden oluşacak gecikmenin düzeltmesini yapmak için, iki kanal arasında fazlar ters/düz edilip hangisinin daha iyi tınladığı kontrol edilir. Bu demek değildir ki her zaman fazı ters çevrilir. Hangisi iyi tınlıyorsa onda karar kılınır.

  3. Gökhan Hocam cevapladı zaten.

    Ben ek yapayım, birden fazla mikrofon, aynı ses kaynağında kullanıldığında, birbirini elimine eder. Yani doğadaki iki aynı ses, birbirini keser, eksiltir.

    Miksere, bir CD player mesela bağla. Sadece mesela Left çıkışı, bir Y kablo ile iki ayrı kanala gir. Hem Gainleri, hemde EQ vs flat olsun. Birinci kanalı aç, ikinci kanalı da yavaş yavaş aç, göreceksin ki ikinci kanalı açtığında duyduğun ses seviyesi birbirini azaltacaktır.

    Ayrıca, çoğu zaman, ben iki mikrofon kullandığım Kick kanalının Phase’ını çevirmem. Çoğu zaman ihtiyaç kalmıyor.

    Ama bazen, müzik tarzına da bağlı olarak, Hi-Hat mikrofonunun Phase’ını çevirdiğim de oluyor…

  4. Uzun yanıt;

    1- snare

    snare’in alt ve üst iki mikrofonu çalgı üstündeki derinin iki ayrı yüzüne bakmaktadır. snare’e vurulduğunda deri aşağı doğru hareket eder. yukarıdan baktığımızda deri bizden uzaklaşıyormuş gibi, aşağıdan baktığımızda deri bize yaklaşıyormuş gibi görünür.

    dolayısıyla vurulduğunda, snare üst mikrofonu, derinin titreştirdiği havanın kendinden uzaklaşmasını görür ve bunu basınçta azalma (hava basıncında gevşeme) olarak algılayacağından mikrofon kapsülü gövdeden dışarı doğru hareket eder.

    snare alt mikrofonu ise, derinin titreştirdiği havanın kendine doğru geldiğini görür ve bunu basınçta artış olarak (hava basıncında sıkışma) olarak algılayacağından, mikrofon kapsülü gövdenin içine doğru girer.

    iki mikrofon, ortamda oluşan fiziksel sesin farklı faz bölgelerini, yani tepe/çukur bölgeleri denen artı ve eksi faz bölgelerini duyduklarından iki ses üstüste bindirildiğinde farklı fazdaki sesler, bazı frekans bölgelerinde birbirini sönümler, bu etki pes frekanslarda daha kolay duyulur. örneğin; snare sesindeki gövde kaybolmuş gibi duyulur.

    buna yönelik, çalgının çıkardığı sesin kulaktaki algısına sadık kalmak amacıyla mikrofonlardan birinin fazı ters çevrilerek iki sinyalin aynı faz bölgesini üretmesi amaçlanır.

    2- kick

    örneğin; istanbuldan hareket eden bir aracı (diyelim ki) tekirdağ’da biri gördükten sonra bir de edirne’den birinin gördüğünü düşünelim. ikisi arasında nasıl gecikme var ise, herhangi bir çalgıyı iki farklı mesafeden mikrofonladığımızda, ses önce yakın olana sonra uzak olana uğrayacağından ortaya benzer bir gecikme çıkar.

    alışageldik şekilde iki mikrofon (iç/dış) kullanıldığında, mikrofonlar arası mesafeden dolayı kick’ten çıkan sesi dıştaki mikrofon içtekine göre (milisaniyeler mertebesinde) bir miktar daha geç duyar. bu gecikme dolayısıyla iki mikrofondan gelen ses üstüste bindirildiğinde, çalgıdan çıkan sesi kulağımızın algıladığı halinden farklı duymaya başlarız. bu durumu herhangi bir EQ ile düzeltmenin yolu yoktur.

    snare örneğindekinden farklı olarak, bu sorun sinyallerin birbirinin tam ters fazı olmasından değil, aralarında ufak bir gecikme olmasından kaynaklanır. bu ufak gecikme, sinyallerin birbirine göre faz farklı olmasına sebep olur, iki sinyalin tepe çukur bölgeleri bu faz farkları yüzünden farklı frekans bölgelerinde sönümlenir, ses tanımını ve keskinliğini yitirir.

    sesin bir saniyedeki hızı 340 metre olarak kabul ettiğimizde, her 1 metre gecikme için 2.9 milisaniyelik gecikmelerle bu gibi durumları iyileştirebiliriz. örneğin, daha uzak mesafelere ses atmak istenip, ana sisteme ilaveten seyirciye daha yakın mesafelerde ses sistemi eklendiğinde, her metre başına 2.9 milisaniye gecikme verilerek ayar yapılır.

    canlı müzik sektöründe, kullandığımız mikserde kanallara ayrı ayrı gecikme (delay) verebiliyorsak, iki kick kanalı arasındaki mesafeyi milisaniye cinsinden ilgili kanala girer, o kanalı geciktirebiliriz. örneğin 50 cm mesafe varsa 2.9 bölü 2, eşittir 1.45 ms.

    fakat kullandığımız birçok mikserde bu özellik mevcut olmadığından, bu durumu şu şekilde düzeltme yoluna gidilebilir:

    iki mikrofondan gelen sinyal üstüse bindirilerek fazları ters/düz edilerek kontrol edilir.
    buradaki maksat iki sinyalinde aynı seviyede açılması ve dinlenmesidir.
    kulağa en tanımlı, düzgün, altları dolgun (ama abartı değil), üstleri belirgin (vuruşların dağınık değil, daha birarada, aynı zamandaymış gibi duyulduğu), frekans bölgelerinde kayıpların daha az olduğu (yani sinyallerin frekansları bakımından birbirini daha az sönümlediği) hali tercih edilir.

    genel konuşmak gerekirse, farklı mesafedeki mikrofonların gecikme durumunun duyulurluğu, yani kendini belli etmesi, ses kaynağının çıkardığı frekanslar ile yakından alakalıdır. yani, ses ne kadar pes ise (örneğin; kick böyledir, bass gitar böyledir) bu gecikmeler kendini çok çabuk belli eder. ses ne kadar tiz ise (örneğin, ziller) bu gecikmenin etkisi – her ne kadar eğitimli kulaklar için öyle olmasa da – pes bölgelere göre daha az duyulur.

    stüdyo ortamında ise, bu durum mikrofonlar arası mesafelenin daha da artırılması ve bir mikrofonun yakın, diğerinin ambiyans mikrofonu gibi kullanılması gibi daha farklı bir yaklaşım ile giderilmeye çalışılır.

    1. Bilgi ve tecrübelerinizi paylaştığınız için sonsuz teşekkürlerimi iletirim. Sizlerin yardımıyla yaptığım ve yapacağım tüm başarılı işler için sizlere minnettarım. İlginize çok teşekkür ederim.

  5. meraba birşey sormak isdiyorum yukarıda “eğer calıştığınız davulcunun kick sesi az geliyorsa diye başladığınız” konuda 91 PA hoporlörlere 52 ise sadece suplara gönderin ve 52’nin kanalına 4/1 ms gecikme verin demişsiniz bu gecikmede ne gibi birşey oluyor mümkün ise anlatırmısınız ilk işde denicem ama sizdende duymak isterim

  6. Yukarıda Gökhan Deneç hocam yazmış zaten, açıklamış sorunun cevabını. Deneyerek keşfetmen, öğrenmen daha iyi tabiki.

    Bu şekilde yaparsan, daha fazla hacim elde edersin.

Yorum bırakın